Karanlıklarda kaybolmak istedim. Sabahlar olmasın, gün doğmasın istiyordum. Yaprakları zamansız dökülen çıplak bir ağaç gibiydim. Nefes alamıyordum. Uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordum.
Bir an önce bitmesini istediğim yollar aynı yollardı ama ben aynı ben değildim.
Bahçe kapısından içeri girdim, yıllarca hayallerimde yaşattığım evden eser yoktu. Her şey farklıydı artık. Anamın rengârenk açan gülleri yoktu, sardunyaların da eski canlılığı kalmamıştı. Doğup büyüdüğüm evime kavuşursam her köşesini öper, koklarım diye düşünmüştüm yıllarca. Ama o gün öyle bir duygu hissedemedim nedense. Belki de ben yabancılaşmıştım, şimdi misafirdim bu evde; bir misafir olarak dönecektim bu evden...
*****
Münevver Ongun, Songül'le kadınların yaşadıkları dramın sessiz çığlığını paylaşıyor bizimle. Aslında bu sessiz çığlıklar sadece Songül'ün hikayesiyle tamamlanmıyor. Peşi sıra gelen “Sizden Bizden Hikâyeler” ile anlam kazanıyor. Her hikâyede artık biz eski biz olmadığımızın farkına varıyoruz.