Yavaşça yanından kalktım ve tuvalet odasına giderek iki saat önce oynadığı bıçağı aldım. Sonra yatağa döndüm. Yanına sağ tarafına uzandım. Onu hiçbir zaman bu kadar güzel görmemiştim! Bir süre kendisine baktım. Gülümsüyordu.
Saat ikiyi çaldı.
Yavaşçacık omzuna dokundum! O, alışkanlıkla buse almak için dudaklarını oynattı.
“Beni seviyor musun?” diye sordum. O, bir rüyada imiş gibi mırıldandı: “Evet.”
Bu onun son kelimesi oldu. Ben de öyle olmasını istiyordum. Sol elimi alnına dayadım, başımı geriye ittim ve sabah, şafak söker sökmez gidip teslim oldum.
Başka ne yapabilirdim ki…