Nietzsche'nin "Uyurken ve rüya görürken, bizden önceki insanligin tüm düsüncelerinin içinden geçeriz," cümlesi bu kitabin temel cümlesi sayilabilir. Adeta birbirinin içinden geçerek yazilan üç oyun, Federico Garcia Lorca'nin Kanli Dügün'ü, Tennessee Williams'in Arinis'i, Murathan Mungan'in Taziye'si, yarim asirlik bir zaman diliminde, farkli kültürlere ait, zamanlari, mesafeleri, cografyalari farkli üç ayri yazar tarafindan üretilmis olsa da, insanligin kolektif bilinçaltindaki degismeyen örnekleri/arketipleri tipki bir rüya ortakligi içinde yansitirlar... Bu oyunlarda simgeler, imgeler, dinsel ve mistik motifler toplulugun üzerinde uzlastigi tüm ortak ön kabuller; töreler, gelenekler, törenler hem kendi yerelliklerini hem de insanligin en uzak geçmisine iliskin deneyimlerin asal, tipik biçimlerinden izler tasir... Oyunlarda siddet, merkez arketiptir ve siddetin çogul yansimalari, "arzuya", "hazza" koyulan yasakla öznenin bastirilis ve parçalanis öyküsünü bir agit ritüeline dönüstürür.