Fotografi bir anlamda hem 19.yy’in bir sözcüsü, hem de günümüzde popüler kültürün bir suç ortagi veya isbirlikçisi gibi görebiliriz. Nitekim görüntüler 19.yy boyunca toplumlarin gerçeklik, huzur ve refah mücadelesine eslik ederken, bir yönüyle düsünsel aydinlanmanin, sosyallesme ve demokrasi kültürünün benimsenmesinde de etkin bir rol üstlenmistir. Kesfedildigi dönemde görüntülerin güvenilir bir kanit yarattigina, dahasi kesinlestiren ve ikna eden bir nesnellik sergiledigine inaniliyordu. Bu bakimdan fotograflarin kaynaklik ettigi yeni görme biçimi radikal, devrimci ve modernist bir gerçeklik anlayisini yayginlastirarak, 19.yy’da sanat ve politika ve özgünlükle özgürlük arasinda güçlü köprüler kuran bir özgüven patlamasina yol açmistir. Bugün fotografin bir tekno estetige, yani teknige mahkum ortalama bir estetik bakisin egemen oldugu, yaygin begeniye dayanak yapilan bir egilime dogru hizla itildigine tanik oluyoruz. Fotografçiyi yaratici özgüvenden kopararak teknik ve sanal bilimcilige göbekten bagli uygulayici haline getiren bu tarz bir estetik dayatmaciligi iyi anlamamiz lazimdir. Tekno estetigin bu boyutuyla yaraticiliga, sanatsal dile, görme biçimimize ve ayristirici bir bakis açisina katkida mi bulunacagi, yoksa fotografa egemen kilinan ve isiltili illüzyon yaratan görselligini mi öne çikaracagini yeniden sorgulamakta yarar vardir.Yaratici Görüntü Dizisi’nin 3. Kitabi olan Fotografin Yüzyili kitabinda Çerkes Karadag, görüntülerin evrim geçirirken, ayni zamanda nasil bir zihniyet dönüsümüne yol açtigini dikkatimize sunuyor. Fotograflarin basta görme olmak üzere zihnin isleyis ve kavrayisina ve insanlar ile nesneler arasinda gelistirilen güçlü uyumun varligina bir açiklik getirdigini mercek altina aliyor. Sosyal paylasim ortaminin yol açtigi provokatif görselligin bir gösteri toplumunun yaratilmasina yol açmakla kalmayip, bireyleri sorgulamadan alimlayan bir kimlige nasil soktuguna açiklik getiriyor.