İslam tarihinde en fazla iz bırakan dinî hareketlerin başında tasavvufun geldiğini söylemek yanlış olmaz. Tasavvuf hareketi de tarikatlar eliyle kurumsallaşmış ve geleneksel bir damar olarak varlığını bugüne değin sürdürmüştür. Bu geleneksel damarın içerisinde, Türkiye topraklarında ve özellikle tarihin son safhasında Halidî-Nakşî geleneğinin etkisi oldukça önem arz etmektedir. Bu çalışma, Halidî-Nakşî geleneğinin Gümüşhanevî ile başlayan İstanbul kolunun izini sürmüş; özel olarak “İskenderpaşa” ismiyle anılmasına sebep teşkil eden Mehmed Zahid Kotku’nun İskenderpaşa Camii’ne atanmasıyla başlayan, Es’ad Coşan ve Nureddin Coşan’la devam eden süreç tahlil edilmeye çalışılmıştır.
Türk modernleşmesine paralel bir şekilde Gümüşhanevî Tekkesinden İskenderpaşa Cemaati’ne, oradan Server’e uzanan modernleşme sürecinin niteliği ve şu anda geldiği nokta tespit edilmeye çalışılmış; ayrıca gidişin nereye doğru evrilebileceği de bir öngörü olarak belirtilmiştir. Bu tespit ve öngörüler aslında bütün dinî grupları içine almaktadır; çünkü bu gidişat hiç birisini
(er veya geç) dışarıda bırakmayacaktır.