Divanyolu’nda yürüyen sadece insan değildir. Kültür ve tarihin tahtında yol almanın şaşkınlığı kadar cümbüşü de akar burada.
Bazen rüya gibidir.
Bazen gerçeğin göz kırpmaları akıl çeler.
Sesler ırmağında dolaşan, ışığın ve müziğin altın heykelleri olmalı.
O dümdüz bir cadde değildir.
Zamanla daralıp genişleyerek kendi harikalarını hazırlamıştır. Onu sadece bir yol olarak da düşünebilirsiniz, bir dehliz gibi de görebilirsiniz. Fakat onun asıl mucizeleri, dünün masalları gibi dipte kalsa da bugün her köşesinden konuşma kudretine sahiptir.
Beşir Ayvazoğlu, bir roman kahramanı gibi diri ve derinlikli bu caddeyi o özgün üslubuyla yeniden konuşturuyor.
Divanyolu; şiirle romanın sinematografi ile tarih bilgisinin, masalla gazetecilik tecessüsünün arasından parlayan bir kitap.