Demokrasi fikri, topluluk içerisindeki iktidar ilişkilerini şekillendirmede yurttaşlık kavramlaştırmasına ihtiyaç duyar. Özneleri eşitlikçi bir düzlemde bir araya getiren ortak bir uzamın varlığı, demokrasinin ön koşuludur.
Öte yandan yurttaşlık kavramlaştırması demokrasinin yeterli koşulu olmadığı gibi, demokrasi de onun zorunlu bir sonucu değildir.Bu iki kavram arasında bundan çok daha çetrefilli bir ilişki bulunmaktadır. Bu çetrefilli ilişkinin araştırılması ise bugün her zamankinden elzemdir. Zira günümüzde karşı karşıya kaldığımız toplumsal, ekonomik ve siyasi sorunlara demokrasi içerisinde bir yanıt bulunamamakta, yurttaşlık kavramı gün be gün önemini yitirirken gündelik yaşamın tikel bir sosyalliğe dönüşmekte ve buna paralel olarak da etnik gerilimler yeniden artmaktadır.
Bu kaygılarla kaleme alınan ortak bir çalışma olan Yurttaşlık ve Demokrasi, hem bugünün neo-liberal demokratik toplumlarını daha iyi anlamak hem de geleceğe dönük normatif bir bakış açısı ortaya koyabilmek için söz konusu iki kavram arasındaki zorlu ilişkiyi farklı boyutları ile analiz etmektedir.