Kapitalizm üzerine çalışan akademisyenler, 18. yüzyılın sonlarında başlamış olan büyük sermaye birikimini birçok faktör ve aktöre bağlarlar. Bunlar arasında; teknolojik ilerlemeler, kurumlardaki değişim, iş bölümü, ticaretin genişlemesi, ticari nesneleri dönüştürme süreçleri, rekabet, sömürü, üretim faktörlerindeki artış ve kültürel gelişmeler başı çekmektedir. Kapitalizmin tekrar tekrar karşılaştığı derin krizlerse; aşırı birikim, düzenlemelerin başarısızlığı, yatırım ve tüketim eksikliğine; hatta psikolojik faktör ve yanlış risk hesaplamalarına atfedilir.
Sistemin aktörleri ise; kâr etmek, gelirlerini iyileştirmek yahut toplumsal mevkilerini yükseltmek peşinde koşarken ulaşmayı veya kaçınmayı arzu ettikleri gelecek tahayyüllerini yaratır ve bu tahayyüller de onların kararlarını yönlendirir.
Ekonomik aktörlerin geleceğe yönelik olan zamansal eğilimleri ve bu geleceği karşıolgusal ekonomik tahayyüllerle doldurma yetenekleri kapitalizmin kendinden önceki ekonomik düzenlerden nasıl farklı hâle geldiğini anlamak için son derece önemlidir. Bu kitap, böylesi muhayyel geleceklerin kapitalizmin dinamikleri üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu soruşturmaktadır.