Selanik’te, mübadeleyle baslayan ve Anadolu’nun çesitli kentlerinde süren bir ailenin yasam öyküsü... Kafasindaki “erkek“ modeline uymadikça oglunu sürekli hirpalayan içki düskünü bir baba, kizlarindan biri kendisine benzemeyi reddettigi için onu dünyasindan dislayan bir anne... Anadolu’da “asker ailesi“ olmanin kaçinilmaz sikintilari... Yazgan’in kalemi, bizi, önce yaramaz bir kiz çocugunun, sonra güzeller güzeli bir genç kizin ve son olarak hayatini idealleriyle biçimleyen olgun bir kadinin gözüyle, geçmisten bugünlere uzanan çarpici bir yasam yolculuguna çikariyor. Tebessümlerin eksik olmadigi, hüzünlü bir yolculuk bu... Fonda, Dogu’dan Bati’ya, sancili degisim yillarinin Türkiyesi... Her sey ters giderken, çölde vaha gibi insani saran bir ask... Okur, Ayla Yazgan’in Yasam Yolu’ndaki karakterlerini tanidikça, derinlerine indikçe sasiriyor. Çünkü yazar, gerçek hayattan aldigi karakterleri öyle ustaca örüyor ki, okur, yasamina dönüp, “En yakinlarimi bile bu kadar yakindan taniyor muyum?“ sorusunu yöneltmekten kendini alamiyor. Erdal Öz, Örsan Öymen, E. Galip Sandalci gibi aydinlarla birlikte tutuklanip beraat eden esiyle birlikte Isveç’e giden, orada da siginmacilarla yollari kesisen, bir baska deyisle, Türkiye’nin içini-disini bilen Yazgan’in yetkin kaleminden edebiyatimiza armagan gibi bir yapit. Her cümlesi hayata dair bir sey ögreten, bilgelikten damitilmis bir roman. (Tanitim Bülteninden)
Menü
Sepete Ekle
