Hitchcock filmleri, Stephen King, korku, bilimkurgu ve dedektif öyküleri, popüler romantik romanlar, günümüz kitle kültürü, Stalinist pornografi, Biçimsel Demokrasi, sonra Lacan, Hegel, Kant, Sade ve digerleri...Hepsi bir arada, yan yana.Içinde hep rahat edegeldigimiz düsünme ve açiklama çerçevelerinin otomatikliginin sekteye ugradigi alanda hissettigimiz, sezdigimiz ama en derinlerdeli mantigina bir türlü nufüz edemedigimiz için söze dökülmeden kalan seyler vardir...Son dönemde Avrupa'nin "çevresi'nde yükselen yeni sosyal hareketlerin içinden gelen Slavoj Zizek, belki tam da bu mesafesi sayseinde, bu tür seyleri söze dökmeyi basarabiliyor.Bunu ilk elde bir arada düsünemeyecegimiz tema ve kisileri birlikte okuyarak yapiyor.Zizek'e özgü bu "yamuk bakis" sayesinde, diki cepheden bir bakisla asla görülemeyecek yepyeni düsünce katmanlari seriliyor gözlerimizin önüne.Zizek bir tastan digerine seker gibi yazdigi halde, anlatiyi asla dagitmadan, olaganüstü bir akicilikla, yasadigimiz çagin kültürel ifadelerini boydan boya katedebiliyor.