Fransa’nın en önemli yazarlarından bir ismi öne çıkartmak istesek kuşkusuz bu isim Balzac olur. Gerçekçi üsluba katkısı, yarattığı karakterler, kusursuz betimleme yeteneği Balzac’ın üzerine bir defa daha düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Aynı zamanda romanları için seçtiği konular; para-insan, kadın-erkek, ebeveyn-çocuk, güç-iktidar ilişkileri, günümüz dünyasını da aydınlatmaya devam ediyor.
Bunlardan biri de 1835 yılında sonlandırdığı ve hâlâ günümüzde en çok okunan romanı Vadideki Zambak. İnsanlık Komedyası’nın “Taşra
Yaşamından Sahneler” kısmında yer alan Vadideki Zambak için, kısmen de olsa Balzac’ın otobiyografisi deniyor.
Öyle olmasa dahi çocukluk acılarından ve gençlik aşkından izler taşıdığı muhakkak. Yanı sıra Balzac’ın, romanı kaleme almadan önce Indre Vadisi’nde bir süre kalıp nehir boyu yürüdüğü ve yazacağı mekânları keşfe çıktığı biliniyor. Bu da romanın özenle kuruluşuna ve güçlü anlatısına güzel bir örnek.
Vadideki Zambak, “Balzac gerçekçiliği” dediğimiz o üslupla karşımıza çıkıyor. Fransız Devrimi’nden sonra toplumun dönüşümünü okura aktarıyor. Türkiyeli okur için bir diğer anlamı da bu çevirinin Cemal Süreya’ya ait olması olacaktır. Roman, bizleri gençlikten yetişkinliğe doğru yürüyen Felix’in dünyasına davet ediyor.
“Evet, insan bir kere sevmesin, her şey aşka varır ondan sonra, aşka bitişir.”