Bu kitabin ele aldigi ana soru gittikçe bana bir modern çag tarihçisinin ortaya atabilecegi en ilginç soru gibi görünüyor. Avrasya kara kütlesinin bati ucundaki birkaç küçük siyasal yapi, 1500 dolaylarindan itibaren Dogu Avrasya'nin daha kalabalik ve birçok bakimdan daha geliskin toplumlarini da kapsamak üzere dünyanin geri kalan kesimine egemen olma yoluna tam olarak niçin girdi? Buna bagli ikinci sorum su: Bati'nin geçmisteki üstünlügüne iliskin iyi bir açiklama bulabilirsek, gelecegi konusunda bir öngörü ortaya koyabilir miyiz? Bu gerçekten Bati dünyasinin sonu ve yeni bir Dogu çagina geçis mi demektir? Baska bir ifadeyle, insanligin daha büyük kisminin Bati Avrupa'da Rönesans'in ve Reform hareketinin ardindan ortaya çikan uygarliga - bilim devrimiyle ve Aydinlanma süreciyle harekete geçen, Atlantik'in öteki yakasina ve ta Avustralezya'ya kadar yayilan, devrim, sanayi ve imparatorluk çaglarinda doruguna ulasan uygarliga - az çok bagli oldugu bir çagin sönüsüne mi tanik olmaktayiz?