“Tek başına geleceksin dediler. Kimlik taşımayacaktım. Cep telefonumu, ses kayıt cihazımı, saatimi ve çantamı otelde bırakacaktım...”
Almanya’da doğup eğitim görmüş olan Washington Post muhabiri
Souad Mekhennet, hem Batılı hem Müslüman biri olarak yetiştirilmenin avantajlarını da dezavantajlarını da hayat boyu kalbinde taşıyor. Yine de birbirlerini anlamamakta olağanüstü biçimde ısrarcı olan bu iki kültürün uç noktaları arasında arabulucu olmanın yollarını aramaktan asla vazgeçmiyor.
Bu etkileyici ve insanı derinden sarsacak anı kitabında Mekhennet’in 11 Eylül komplocularının radikalleştiği Alman mahalleleri turlarına, Sünnilerle Şiilerin birbirine düştüğü Irak sokaklarındaki gezintilerine ve IŞİD’in Türkiye/Suriye sınır bölgesinde son bulan cihat hatlarının ötesine yaptığı yolculuğuna tanıklık ediyoruz.
Mekhennet’in geçmişi ve etnik kimliği, Batılı gazetecilerle konuşmayı reddeden ve dünyanın en çok aranan adamlarıyla görüşebilmesinin kapılarını aralıyor. El Kaide, Taliban ve IŞİD gibi örgütlerin kalbine inip örgütlerdeki önemli isimlere ulaşmak için canını tehlikeye atmaktan da çekinmiyor. Ona tek başına geleceksin diyorlar. Onu neyin beklediğini bilmese de gidiyor.
Souad Mekhennet, kendisini an be an geliştirip dönüştüren yolculuğunu bizimle paylaşırken, uğursuz manşetlerin ardındaki
İnsanları da tüm gerçekliğiyle önümüze seriyor. Onun hikâyesi, kitabı bitirdikten sonra öyle hemen etkisinden çıkamayacağınız sarsıcı bir hikâye.