"Sabit kimliklerin olmadigi, kimlik dedigimiz seyin her an bozulup yapilabilen bir kurgu oldugu gerçegi, kimlik politikalarinin geçerliligini çok kuskulu hale getiriyor. Öte yandan, henüz öznelesme mücadelesi vermekte olan 'kiyida kalmislar'in, kendi öznelik konumlari dahil her seyin bir dil oyunundan ibaret olmadigini unutmalari mümkün degil - 'dünyayi ellerinde tutanlar', bunu onlara sürekli hatirlatiyor. Bu çetrefil durum, bizim daha uzun süre kimlik, benlik, kendilik sorunlariyla ugrasmak zorunda kalacagimizi gösteriyor.
Hiç belli olmaz, bakarsiniz günün birinde, farkliligin kutuplasmis ikiliklerin sinirlarina hapsolmadigi düsünsel ve siyasal bir iklimde, bugün ancak bir özlem olarak varolabilen 'cinsiyet tanimayan akil ve insan' kavrami, gerçege dönüsür. Ama o zamana dek, cinsiyetlendirilmis bir tarihi, teorinin ve felsefenin pesine düstügümüz için bizi kim kinayabilir?"