Orta Asya’dan, Dicle-Fırat kıyılarına inen eski Türkler, büyük göçten sonra, bu iki ırmak arasında yerleşerek büyük bir medeniyet kurmuşlardı. O zaman, Tanrı’nın oğlu Fırat boylarında doğmuş ve Sümerlerin merkezi olan Sirtella şehrinde büyümüş, iri boylu bir çocuktu. On yedi yaşına kadar, Sirtella’da, anasız, babasız yaşamıştı. Ona “Öksüz Azak” derlerdi. Anasını hiç hatırlamıyordu. Fakat dört yaşında kendisini öksüz bırakan babası, ara sıra at üstünde, iri boylu bir kahraman heybetiyle yürürken gözünün önüne geliyordu. Bundan başka bir şey bilemiyordu. Ona küçükken “Baban, Hamatlarla çarpışırken öldü,” demişlerdi. Bu sözleri unutmuyordu. Hamatlara düşman olmaya başlamıştı. Ona “En büyük düşmanın kimdir?” diye sordukları zaman, Azak içini çekerek cevap verirdi. Bu kin, onu büyütüp, sonunda, uzun bir intikam yolculuğuna çıkardı.