Yüzbinlerce ölü, yerinden yurdundan edilen milyonlar, yakılan yıkılan kentler, paylaşım, nüfuz, güç mücadelesinin av sahasına dönüştürülen bir ülke. Herkesin gözleri önünde işlenen bir cinayetin öyküsüdür Suriye…
Yakın siyasi tarihin en hazin savaşına sahne olan Suriye, emperyalist müdahaleciliğin, demokrasi ihracının ve siyasal İslamcılığın bir ülkenin başına ne tür çoraplar ördüğünün somut göstergesi oldu. Ancak “üç günde düşer” denilen Suriye bütün senaryoları boşa çıkararak düşmediği gibi, yaklaşık on yıldır tüm emperyalist kuşatma ve baskılara rağmen ayakta kalmayı başardı.
Suriye artık yeni bir dönemin arifesinde. IŞİD ve türevi radikal İslamcı Vandalizm yenildi. Ancak bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Savaşın henüz birinci aşaması kapandı. Çok parçalı ülkenin siyasi dizaynının nasıl olacağı konusunda küresel aktörler anlaşabilmiş değil.
Bu satırların yazarı bir gazeteci olarak defalarca Suriye’ye gitti. Savaşın başladığı anda da oradaydı, en şiddetlendiği dönemlerde de… Bu çalışma sahadaki gözlemler, tanıklıklar, araştırma ve analizlerin bir sentezi olarak ortaya çıktı.