“Babasının vefatından sonra saltanat, dokuz büyük ve küçük kardeşi arasından ona mukarrer oldu. Nizâmü’l-mülk’ün isabetli görüşü, etkili azmi, çabası ve işbilirliği neticesinde mülk ona verildi.”
(Reşîdüddîn-Camiü’d-Tevârih)
“Melikşah, kahreden, zabteden, çevik, kıvrak, kahraman ve adil bir padişah idi. Padişahlığa ve saltanata layık vasıarın hepsiyle süslenmiş idi.”
(Cüzcânî-Tabakât-ı Nâsırî)
“Selçuklu Devletinin baharı, onun saltanat dönemi idi. Güzel bir yüze, takdir edilmiş bir ömre ve dünyada eşi ve benzeri bulunmayan Nizâmü’l-mülk gibi bir vezire sahip idi.”
(Mirhând- Ravzatu’s Safa)
“Evet, İslam’ın bekası, Türklerin devletiyledir. Türklerin devletinin bekası Sultan’ın (Melikşah) devletiyledir.”
(Şair Muîzzî)
“Melikşah gibi, kimsenin cenaze namazını kılmadığı ve hiç kimsenin yüzüne gözüne vurarak ağlamadığı bir Sultan daha duyulmamıştır.”
(İbnü’l-Esîr-El-Kâmil Fi’d Tarih).