Spinozacı neşe, etiği ve felsefeyi bir mutluluk arayışı ya da mutluluğun inşası olarak algılayan klasik esine sahip çıkarken, halklar ve kültürlerin, onlarla birlikte diller, anlamlar ve dünyaların yok edilişinde, her türlü eziyet, kıyım ve kırımda, nefretin önemli rolünü vurgulayan radikal bir tarihi-siyasi gerçekçilikten uzak durmaz. Spinoza’nın etiği, siyasi Spinozacılık’la aynı biçimde özgürleştiricidir. Kederi, hurafeyi, zulmü, güçsüzlüğü titizlikle eler: İnsan hayatında ve halkların tarihinde varolan olumsuzluk magmasına kayıtsız bir neşe ideolojisiyle asla karıştırılamaz. [Diego Tatian]