“Oh, bu ne iyi bir şeydi!... Bunu düşündükçe, kalbi bir hazz-ı itmînânla doluyor ve bundan bir zevk-i hayvanî duyarak, mest oluyordu. Heyecanından titriyor; muhakemâtını zapt eden bir ihtirâs-ı cinnetle adalâtı geriliyordu. Birden, heyecanlarının galeyân-ı tehevvürüyle kendini kaybetti. Ve ne yaptığını idrak edemeyen mütehevvir bir kaplan savletiyle delikanlının üzerine kapandı. Artık hiçbir şey düşünmüyordu…”
Türkçe edebiyat tarihinin canlı dönemlerinden Fecr-i Ati’nin sesini en çok yükselten yazarlarından birinin, Cemil Süleyman’ın hayli ses getiren eseri Siyah Gözler, adı belirtilmeyen dul bir kadının bakış açısıyla yazılan; son derece sarsıcı, yer yer dehşet verici, psikolojik tahlillerin ve kıskançlık/haz/pişmanlık/tutku/hırs gibi birden fazla duygu durumunun insan bünyesindeki karşılığının güçlü bir şekilde yansıtıldığı bir roman. Kendisinden oldukça genç bir delikanlıya âşık olan; bir yandan bu aşkın ruhunda yarattığı duygu çatışmalarıyla bir yandan da hissettiği yoğun kıskançlıkla boğuşan genç kadının zihninden geçenler, okura döneminin aşk camialarını, aşka ve bedene bakışı, toplum önyargılarının insan ruhunda yaratabileceği gelgitleri de gösteriyor.