"Deluva, sanki yakınıyormuş gibi yeni doğmuş bir çatlaktan kendi göğsünü ana olarak ve binanın yıkılışını da çatlaklarına bir adres gibi çiziyor. Yakalanan binanın üzerinde yer ediniriz, diye sevinmesini biliyor hemen bir kapı ve çatlaklar da bu kapıya öfkeleniyor, sonra da öteleniyor açılmak üzere bu kapı. İsterse Deluva hep bir merdiven gibi durabilirdi, hemen de yanında çatlaklarıyla, çok çok uzakları da gösterebilirdi. Binanın ilk hâli ve sonraki çatlaklarla eğrilen hâli arasındaki fark, karanlık duvarları kazıdığı çatlakları olamaz, açılmasını da beklediğim bir kapı etmez. İçimi kapının arkasındakine dökmek istedim. ‘Gitmeliyim,’ dedim ama söyleyebilmek, bir kapıyı sanki içeriden çalıyor. Kapıyı açmak köleliğe eğretileme ile yazılıdır, biliyorum."