Dile kolay, 90 yil sonra… Ilk baskisi 1925 yilinda yapilmis bu klasik eser, devaminda, ABD’de ve dünyanin geri kalaninda kent sosyolojisi çalismalarinda merkezî bir referans noktasi teskil etmis; Robert E. Park ve ekibi tarafindan o zamanlar daha henüz bir arastirma programi olarak sunulan “ekolojik yaklasim”, kenti konu alan ciddi ve zengin bir saha pratigini tetiklemis; özellikle Chicago Sosyoloji Bölümü bünyesinde yürütülmüs bu çalismalarin teorik çiktilari ise uzun bir dönem boyunca tartisilmistir. Lakin bugünden bakildiginda eserde kesif bir “naftalin” kokusu da mevcuttur; kullanilan normatif ve organizmaci dil sasirtabilir ve hatta rahatsiz dahi edebilir; savunulan tez ve argümanlar ve bunlarin ampirik izlekleri bugün tartismaya açiktir. Fakat tüm bunlar eserin kiymetinden bir sey götürmez zira bu kiymet, bundan 90 yil önce, kent ve moderniteye iliskin bugün artik kaniksadigimiz tematik ve sorunsallarin en can alicilarini ele almis olmasindan ileri gelir; elbette o dönemin dertleri çerçevesinde, yine o dönemin diliyle ve bugünden bakildiginda biraz da amatörce. Bu ayni zamanda, güçlü bir “ahlakçi” durus sergilerken ve oldukça “etnisist” bir dil kullanirken dahi, “muhit” ve “mekân”a bir o kadar güçlü bir vurgu yapmak suretiyle, hem dönemin biyolojik argümanlarina karsi mücadele etme hem de bir disiplini (sosyolojiyi) tüm özerklik ve yetkinliginde olabildigince tesis etme çabasidir (özellikle bakiniz, onuncu bölümdeki tasnifli ve açiklamali kent kaynakçasi; Ingilizce, Fransizca ve Almanca dillerini kapsayan ve farkli disiplinlerden gelen kaynaklari da içeren devasa bir çalisma, üstelik 1920’lerde). Dolayisiyla bu eser, daha sonra serpilecek olan bir kent sosyolojisi pratiginin ilk tomurcuklari olarak, bir mirasla, öncülerle kurulmus bir diyalogdur da. Sosyal felsefenin cazibesine ve karizmatik rantlarina gittikçe kendini kaptiran, son “moda-model” kuram fetisisti/tüketicisi sosyoloji pratigimizi sorgulamak için hiç kuskusuz iyi bir baslangiç…