1989 yilinin 9 Kasim'inda Berlin Duvari'nin yikilisiyla, XX. yüzyil birdenbire duruverdi. Daha bir gün öncesine kadar simdiki zamanda çirpinip duran her sey aniden tarihe karismis gibiydi. Bu kesintiden derinden etkilenen tarih-yazimi, paradigmalarini gözden geçirmek, yöntemlerini sorgulamak, alanlarini yeniden tanimlamak zorunda kalacakti. Soguk Savas'in donmus bölünmeleri, yerlerini "akiskan" bir dünyaya birakiyordu. Yeni küresel tarihçilik ise, blok-lar hâlinde bölünmüs bir yüzyildan çok, gezegen ölçeginde ekonomik müba-dele aglarina, demografik geçislere, kültürel melezlesmelere ilgi duymaktaydi. Uzun döneme odaklanmis olan yapisal tarih, olumsalliklari ve muammalariyla birlikte olayin gölgesinde kaldi. Son olarak, bellek, geçmisin algilanisinin ayricalikli bir prizmasi hâline geldi. Bu bellek, tarihin atölyesine girer girmez, XX. yüzyilin resmini bir zorbaliklar ve kurbanlar çagi olarak yeni bastan çizdi.Enzo Traverso Savas Alani Olarak Tarih kitabinda, günümüzdeki tarihyazimsal tartismalarin merkezinde yer alan büyük ve hizli dönüsümleri ustalikla ve bir o kadar da elestirel bir tarzda ele aliyor. Yine bu kitapta, büyük yorumsal kategoriler, eskiler (devrim, fasizm) kadar yeniler (biyoiktidar) de irdeleniyor ve böylece bu kategorilerin hem verimlilikleri hem de sinirliliklari gözler önüne seriliyor. Önce Soah'in soykirimlarin paradigmasi olarak kullanimlarini inceleyerek, ardindan entelektüel tarihin iki büyük izlegini, Yahudi sürgünü ile siyah diasporayi kiyaslayarak, tarihsel karsilastirmaciligi sorguluyor yazar. Son olarak, günümüzde XX. yüzyila iliskin her öyküleme girisimini etkileyen, tarih ile bellek arasindaki, yani mesafe alma ile yasanmisin duyarliligi ara-sindaki iç içe geçisleri çözümlüyor.Mealen "Tarihçiyi çevreleyen ve tarihçinin içinde yer aldigi olaylar, görünmez bir mürekkep olarak anlattigi hikâyesinin temelini olusturur" diyen Walter Benjamin'in izinden yürüyen Enzo Traverso, bu kitabiyla aslinda bize günü-müzü anlamanin anahtarlarini sunuyor.