Bir kentin dis güzellikleri herkes tarafindan kolayca görülebilir. Ama onun ruhunu anlayabilmek için orada yasamak ve zaman içerisinde insanlara neler hissettirdigine bakmak gerekir. Bu bakimdan bir kenti konu alan gezi yazilari, edebi yapitlar, müzikler, fotograf ya da resimler o kente tutulan bir ayna gibidir. Aynada görülenler, bazen gerçekleri oldugu gibi, bazen de aynayi elinde tutanin hayallerini yansitirlar. Her iki bakimdan da bu yapitlar büyük önem tasirlar: gerçekte nasil oldugumuzu ve dost veya düsman ötekinin bizi nasil gördügünü ya da nasil görmek istedigini anlamamiza yardimci olurlar. Eger söz konusu kent Istanbul ise, kendimizi aynalarla donatilmis bir labirentin içinde buluruz. Çünkü Istanbul, sadece iki kitayi birlestiren basit bir toprak parçasi degil, binlerce yildir bagrinda yasattigi farkli kültürlerle gerçek bir dünya baskenti, sehirlerin anasidir. Bu yüzden çok sayida aydin ve sanatsinin yolu bu kente düsmüs, izlenimlerini ve duygularini degisik biçimlerde yapitlarina aktarmislardir. Rus edebiyati uzmani Hüseyin Kandemir de, bu önemli çalismasinda, ruslarin “Çar Sehri“ (Tsargrad) dedikleri Istanbul’a tuttuklari aynalarin çözümlemesine girisiyor. Ivan Alekseyeviç Bunin, Nadejda Teffi, Arkayid Averçenko, Ilya Zdaneviç, Radi Gennadiyeviç Fis, Iosif Brodski gibi taninmis yazar ve aydinlarin yapitlarindan hareketle, 2010’da Avrupa Kültür Baskentligi yapacak olan Istanbul’un geçmisteki ve yakin zamanlardaki yansimalarini akici bir dille aktariyor bizlere.Ahmet Gögercin- (Arka Kapak)