Ruhunu Okurum, egemen güçlerin gölgesi altindaki bir kasabada geçiyor. Yoksul ve güçsüz bir genç adamin toplumsal adalet arayisi, nüfuz sahibi önde gelenlerin düzenine karsi mücadeleye dönüsüyor. Sinsi ve düzenbaz önde gelenlerin oyunlarini bozmayi kendisine is edinen Ruhi, onlari, iktidarlarini kaybetme korkusuyla tanistiriyor. Görünmez eller tarafindan örülen aglari çözmek için iz sürdükçe, gizemli ve karmasik yollarda bocalarken buluyor kendini. Gerçekle hayali birbirinden ayirt edemez duruma düsünce de aklini yitirmekle karsi karsiya kaliyor. Emegin sömürüldügü, gelecege iliskin özgür umutlarin zincirlendigi kasabada, ezenler ile ezilenler arasinda yazili olmayan tuhaf bir anlasmanin varligini fark eden Ruhi, kasabayi önce hangisinden kurtarmalidir? Iktidar bagimlisi önde gelenlerden mi, yoksa ezilmeyi geçici çikarlari ugruna içlerine sindiren halktan insanlardan mi?.. Yogun çagrisimli anlatim biçimiyle okura kendini sevdiren Gürhan Adana, hemen her yerlesim biriminde görülebilecek toplumsal çürümeyi, para-insan ekseninde gözler önüne seriyor bu romaninda.