Dünya’da bugüne kadar yaşayan insan sayısı yüz sekiz milyar olarak tahmin ediliyor. Farklı çağlarda ve farklı koşullarda yaşayan insanoğlunun hayat tanımı da çok farklı şekilde gerçekleşmiş. Dostoyevski “cehennem” demiş hayata, Sokrates “ızdırap”, Platon “bilgi” sözcüğüyle ifade etmiş, Picasso “sanat”. Aristoteles için hayat “mücadele” demekmiş, Nietzsche için “güç”. Dinler açısından hayat bir imtihan süreci. Gazali “günahtan kaçınmak ve dinin kurallarına riayet etmek” olarak tanımlamış mutlu hayatın sırrını. Hayat bilimsel olarak organizmaların biyolojik süreçler gösterdiği bir evre olarak tanımlanıyor. Bu süreç doğumla başlayıp ölümle sona eriyor. Bu tanıma göre hayat “nefes aldığımız anların toplamı” aslında. Bu tanımlamalar Acar’a pek uymuyor. Ona göre hayat “nefesimizin kesildiği anların toplamı” çünkü. Kahramanımız Üsküp-Makedonya’da yine maceradan maceraya koşuyor. Her sayfada nefesimizin kesileceği olaylara balıklama atlıyor. Okuyucuları bol bol tebessüm ettiriyor, onları nefes almadan okuyacakları bir kurgunun içine çekiyor. Acar, zeki, cesur, atılgan, mücadeleci ve kalbi çok büyük olan bir insan. Böyle iyi insanlar sayı olarak bir hayli azaldı. Romanda iyi insanlar kazanmaya devam ediyor ve kitap okuyucularına okuma süresi boyunca mutluluk vaat ediyor.