Machiavelli’nin şaheseri sayılan Il Principe ya da Latince başlığıyla De Principatibus, yazarın aktif politik faaliyetlerden uzaklaştırıldığı dönemde mecburi ikamette bulunduğu San Casciano’da kaleme alınmış ve ölümünden sonra yayımlanmıştır.
Machiavelli’ye göre, olması istenenle gerçekleşen birbirinden farklıdır ve yazarlar hep olayların ideal ya da arzu edilen şeklini anlatırlar. O ise kendince bu tutumdan uzak durmuş, eserinde günlük meselelere tarihsel örneklerden hareketle gerçekçi yaklaşımlarda bulunmuştur.
Diğer taraftan aşırıya kaçan görüşleri, keskin üslûbu yüzünden sıkça ağır eleştiri ve saldırılara maruz kalmış, hatta dinsiz, ahlâksız, paganist ve kötücül olmakla suçlanmıştır. Muhalifleri tarafından politikada amaca ulaşmak için ahlâksız bile olsa her türlü aracı ve yolu kullanmanın mubah görüldüğünü ifade eden, küçümseyici ve ithamkâr tınılar da içeren Makyavelizm terimiyle tanımlanan düşünceleri zaman içinde öğretileşmiştir.
Aslında o, politikayı ahlâktan ve dinden ayırmış, seküler bir dünya görüşü ile “ideal”in değil “gerçek”in peşine düşmüş, hem tarihin hem de çağının meselelerini anlamsız güzellemelerin arkasına saklamak yerine olduğu gibi sunmaya, sonuçlarını tarafsız bir gözle değerlendirmeye çalışmıştır.
Ahlâksız değil ahlâkdışı, dinsiz değil dindışı yaklaşımlarıyla çalışmalarına bilimsel temel kazandırmış, böylece “modern politika bilimi”nin kurucuları arasında yer almayı başarmıştır.
Her ne söylenirse söylensin, yadsınamaz tek gerçek vardır, o da, onca tartışmanın odağı elinizdeki kitabın yayımlandığı tarihten itibaren güncelliğini asla yitirmemiş olduğudur.