Ne güzel demiş eskiler: “Duyduğuna inanma, gördüğünün de yarısına inan.” Bir kız var, saf köylü kızı, adı Zeynep. Daha yirmisinde bile değil. Gencecik yaşında başına öyle gaileler geliyor ki akıllara ziyan…
Onun, bu gencecik yaşta çilekeş olmasına sebep ne peki? Hiç şüphesiz duyduğunu sorgusuz sualsiz, doğru kabul etmesi… Hoş, pek çok acı tecrübeden sonra artık o da duyduklarını sorgulamaya başlıyor fakat gelin görün ki iş işten çoktan geçmiş oluyor…
İşte elinizdeki bu kitapta saf, masum, her denilene inanan, köylü kızı Zeynep’in hikayesini İskender Fahrettin’in akıcı üslubuyla, bir çırpıda zevkle okuyacaksınız…