On dokuzuncu yüzyılın en büyük filozoflarından biri olan John Stuart Mill (1806?73), yalnızca düşünce ve ifade özgürlüğü, kadınların özgürleşmesi, mantık, ekonomi politik gibi birçok alanda put kırıcı tezler ortaya atmamış, aynı zamanda “çoğunluğun tiranlığı” kavramıyla modern demokrasinin radikal bir eleştirisini yapmış, babası James Mill ile onun en yakın dostu ve felsefi müttefiki Jeremy Bentham’ın on sekizinci yüzyılın Aydınlanma düşüncesine dayanan faydacılık kuramını on dokuzuncu yüzyılın Romantizmi ve tarihselciliği ile harmanlayarak çok daha yüksek bir aşamaya taşımıştır.
İşte siyasal düşünce tarihindeki en berrak zihinlerden birinin düşünme ve yaşama deneyimini kendi kaleminden okuyucusunun hizmetine sunan Otobiyografi, Mill’in çocukluk yıllarında aldığı olağanüstü eğitimi, bu eğitimin yol açtığı derin varoluşsal buhranı, sürekli öğrenmeye açık bir zihnin gelişim evrelerini ve düşünsel ve ahlaki anlamda beslendiği kaynakları duru bir dille hikâyeleştiren kelimenin tam anlamıyla klasik bir metindir.