İnsanı kuşatan en büyük fiziki mekan olan şehir, toplum olarak yaşama uygun imkanları da içinde barındırır. İnsanların karmaşık ilişkiler kurarak yaşadığı şehirlerin ortaya çıkışında, inançların ve kutsal duyguların ciddi etkisi bulunmaktadır. Arkeolojik bulgular kutsal mekanların ve tapınakların ilk şehirlerin merkezi yapıları olduğunu ortaya koymaktadır. İslam’ın şehirleşme pratiğini devam ettiren Osmanlı şehirleri de bu mekânsal yerleşim tezini doğrulamaktadır. Osmanlı şehirlerinin kuruluş ve gelişiminde üretim ilişkileri ve ekonomiden çok, kültürel unsurlar belirleyici olmuştur. Osmanlı şehir sisteminde iki temel kurum öne çıkmaktadır. Şehrin yönetimi açısından kadılık kurumu ve şehirleşme pratiği çerçevesinde vakıflar. Osmanlı şehirlerinin mekânsal gelişiminde ve yerel hizmetlerin gerçekleştirilmesinde vakıflar önemli roller üstlenmiştir. Bu kapsamda vakıf imaret siteleri şehirlerin merkezi yapı topluluklarıdır. Bir ulu cami etrafında inşa edilen imaret sitelerinin devamlılığı vakıfların gelir getirici akarlarıyla sürdürülmektedir. Osmanlı şehir sisteminin diğer belirleyici özelliği ise idari olarak kadılık kurumunun etkili ve fonksiyonel yapısıdır. Osmanlı Devleti’nin klasik çağ sonrasında yaşadığı sosyal ve ekonomik darboğazlara rağmen, siyasal olarak varlığını sürdürme direnci, bu mekânsal ve bürokratik sistemin sağlıklı işleyişi ile izah edilebilir.