Orhan Pamuk, 1952 yılında İstanbul Nişantaşı’nda doğmuştur. Kalabalık bir ailede doğup büyüyen yazarın ailesi, Cevdet Bey ve Oğulları ve Kara Kitap romanlarındaki ailelere benzemektedir.
Orhan Pamuk çocukluğundan yirmi iki yaşına kadar resim yapmış ve hep ressam olacağını düşünmüştür. İstanbul’da büyüyen yazar liseyi İstanbul’da Amerikan Lisesi Robert College’de okumuştur.
Ressam olma hayalleri, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde üç yıl mimarlık okuyup, ressam ve mimar olamayacağını anlayacak okulu bırakmasıyla son buldu. Yirmi üç yaşından sonra elindeki her şeyi bırakarak, kendini eve kapatıp yazı yazmaya başlamıştır.
Yazarın 1991 yılında Rüya adını verdiği bir kızı dünyaya geldi.
Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan en genç kişilerden biridir. Yazarın romanları altmış üç dile çevrilmiştir. Yüzün üzerinde ülkede yayımlanan romanlar on üç milyon baskı yapmıştır. TIME dergisi tarafından dünyanın en etkili yüz kişisinden biri olarak seçilmiştir.
Orhan Pamuk postmodern roman kategorisinde yazan değerlendirilen bir yazardır.
New York’ta geçirdiği üç yıl dışında, Orhan Pamuk doğduğu aynı çevre, aynı sokaklar hatta doğduğu evde, İstanbul’da yaşamaktadır. Yazarlıktan başka hiçbir iş yapmamıştır.
Babalar, Analar ve Oğullar / Cevdet Bey ve Oğulları; Sessiz Ev, Kırmızı Saçlı Kadın (2018)
Balkon (2018)
Turuncu (2020)
Veba Geceleri (2021)
Orhan Pamuk Nobel Ödüllü Kitabı: Kar
Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü’nü 12 Ekim 2006 yılında kazanmıştır. Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Türk unvanını elinde bulunduran Orhan Pamuk’a ödül verilirken;
“2006 Nobel Edebiyat Ödülü ’Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbiriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan’ Orhan Pamuk’a verilmiştir.”
şeklindeki basın bildirisiyle Orhan Pamuk’a verilmiştir. Yazar, Nobel Edebiyat Ödülü’nü alırken yapacağı konuşmayı 7 Aralık 2006 tarihinde Türkçe olarak hazırlamıştır. Yazı başlığı ‘Babamın Bavulu’dur. Ödülü alırken yapacağı konuşmayı, Türkçe bilmeyen izleyiciler için çeviri metni hazırlamıştır. Orhan Pamuk, ödülü 10 Aralık 2006 tarihinde Stockholm Konser Salonu’nda İsveç kralı XVI. Carl Gustaf’ın elinden almıştır.
Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü aldığı ‘Kar’ isimli romanı 2002 yılında yayımlanmıştır. Romanın konusu, Almanya’da yıllardır sürgünde olan Şair Ka, Türkiye’ye geri dönmüştür. Türkiye’ye döndükten dört gün sonra şair kendini bir söyleşi için Kars şehrinde bulur. Kar hiç durmadan yağmaktadır. Şair adım adım, yavaş yavaş, sokak sokak bu hüzün dolu kenti dükkan dükkan gezer ve şehrin insanlarını tanımaya çalışır.
Kahvehaneler ağzına kadar işsizlerle doludur. Karda mahsur kalan bir tiyatro kumpanyası vardır. Türban direnişi yapan kızlar, siyasal gruplar, söylentiler, dedikodular, Karpalas Oteli ve sahinin kızları ve Şair Ka için aşk ve mutluluk vaadi vardır.
Orhan Pamuk, ‘Kar’ romanında sonsöz bölümünde, mekan olarak seçtiği Kars’ın, Türkiye’nin bir çeşit siyasi minyatürü olarak hayal ettiğini belirtmiştir. Siyasal islamcılık, Türk ve Kürt milliyetçiliği, başörtüsü tartışmaları ve sol hareketler gibi konulara değinilen kitapta, her konuda bir karaktere yer verilmiştir. Orhan Pamuk, kitapta yer alan konu ve karakterleri haklılık, haksızlık üzerinden değerlendirmediğini, Kars’ta hayal ettiği ‘siyasi minyatür olan şehir’ üzerinden her kesimi anlamaya çalıştığını belirtmiştir.
Orhan Pamuk’un 2021 yılında yayımlanan son kitabı ‘Veba Geceleri’dir. Yazar bu kitabında 1901 yılında başlayan 3. Veba pandemisinde Osmanlı’nın Minger Adası’nda geçmektedir. Kitabın konusu hem aşk hem de siyaset konularını işler. Orhan Pamuk salgın, karantina, devlet ve birey konularını masal havasında anlatmaktadır. Eski dönemi anlatan bu romanla aslında yazar, günümüzün en büyük derdi olan pandemiye de ışık tutuyor.
Veba Geceleri ile dikkat çeken yorumlardan birkaçı ise;
“Pamuk yaşayan en büyük yazar.” Le Point, Fransa
“Pamuk, en iyi kitaplarını Nobel’den sonra yazan eşsiz bir yazar.” The Independent, İngiltere
“O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı.” The New York Times, Amerika Birleşik Devletleri
‘Fransa Ordre des Arts et des Lettres Kumandanı’ nişanı 2006 yılında verilmiştir.
‘Fransa Legion d’honneur Subayı’ nişanı 2012 yılında verilmiştir.
1979 - Türkiye’de ‘Karanlık ve Işık’ adlı eserle ‘Milliyet Roman Yarışması Ödülü’ (Ödül iki yazar arasında paylaşılmıştır.)
1983 - Türkiye’de ‘Cevdet Bey ve Oğulları’ adlı eserle ‘Orhan Kemal Roman Ödülü’
1984 - Türkiye’de ‘Sessiz Ev’ adlı eserle ‘Madaralı Roman Ödülü’
1990 - İngiltere’de ‘Beyaz Kale’ adlı eserle ‘Inderendent Yabancı Roman Ödülü’
1991 - Fransa’da ‘Sessiz Ev(Fransızca çevirisiyle)’ adlı eserle ‘Prix De La Decouverte EuroPeene Ödülü’
1991 - Türkiye’de ‘Gizli Yüz’ adlı eserle ‘Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü’
1995 - Fransa’da ‘Kara Kitap’ adlı eserle ‘Prix France Culture Ödülü’
2002 - Fransa’da ‘Benim Adım Kırmızı’ adlı eserle ‘Prix Du Meilleur Livre Etranger Ödülü’
2002 - İtalya’da ‘Benim Adım Kırmızı’ adlı eserle ‘Premio Grinzane Cavour Ödülü’
2003 - İrlanda’da ‘Benim Adım Kırmızı’ adlı eserle ‘Uluslararası IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’
2005 - Fransa’da ‘Kar’ adlı eserle ‘Prix Medicis Etranger Ödülü’
2005 - Almanya’da ‘Alman Yayıncılar Birliği Barış Ödülü’
2005 - Almanya’da ‘Richarda Huch Ödülü’
2006 - Fransa’da ‘Kar’ adlı eserle ‘Le Prix Mediterranee Etranger Ödülü’
2006 - İsveç’te ‘Kültürlerin çatışması ve birleşmesinde yeni semboller bulması’ ile ‘Nobel Edebiyat Ödülü’
2006 - Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘Washington Üniversitesi Seçkin Hüanist Ödülü’
2008 - Romanya’da ‘Ovid Ödülü’
2010 - Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘Norman Mailer Yaşam Boyu Başarı Ödülü’
2012 - Danimarka’da ‘Sonning Ödülü’
2012 - Fransa’da ‘Legion D’honneur’ ödülü
2014 - Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘Şeylerin Masumiyeti’ adlı eserle ‘ Mary Lynn Kotz Yılın Sanat Kitabı Ödülü’
2014 - Makedonya’da ‘Tabernakul Edebiyat Ödülü’
2014 - Estonya’da ‘Masumiyet Müzesi’ adlı eserle ‘EMYA (Avrupa’da Yılın En İyi Müzesi Ödülü)
2014 - Portekiz’de ‘Helena Vaz da Silva Avrupa Ödülü’
2015 - Türkiye’de ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ adlı eserle ‘Aydın Doğan Vakfı Roman Ödülü’
2015 - Türkiye’de ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ adlı eserle ‘Erdal Öz Ödülü’
2016 - Rusya’da ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ adlı eserle ‘Yasnaya Polyana Edebiyat Ödülü(‘Yabancı Edebiyat’ kategorisi)’
2016 - Sırbistan’da ‘Milovan Vidakoviç Ödülü’
2017 - Macaristan’da ‘Budapeşte Büyük Ödülü’
2017 - İtalya’da ‘Kırmızı Saçlı Kadın’ adlı eserle ‘Lampedusa Edebiyat Ödülü’
2017 - Karadağ’da ‘Edebiyat Yalım Ödülü’
Fahri doktora; bilim, sanat, sosyal hayatın gelişmesi yolunda ve kültür konularında, üniversitelerin temel değerleri doğrultusuda seçkin hizmet veren kişilere verilir. Orhan Pamuk oldukça fahri doktora almış bir yazardır.
2006 - Tiflis Üniversitesi
2007 - Berlin Özgür Üniversitesi
2007 - Boğaziçi Üniversitesi
2007 - Georgetown Üniversitesi
2007 - Tilburg Üniversitesi
2007 - Madrid Üniversitesi
2008 - Floransa Üniversitesi
2008 - Beyrut Ameikan Üniversitesi
2009 - Rouen Üniversitesi
2010 - Tiran Üniversitesi
2010 - Yale Üniversitesi
2011 - Sofya Üniversitesi
2017 - Brera Güzel Sanatlar Akademisi fahri sanat doktorası almıştır.
2017 St. Petersburg Devlet Üniversitesi
2018 - Girit Üniversitesi
2005 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde American Academy of Arts and Letters Onur Üyesi
2008 yılında Çin’de Social Sciences of Chinese Academy Onur Üyesi
2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde American Academy of Arts and Sciences Onur Üyesi
Aslında en iyi aşk, değil tanımak, hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır. Körler iyi aşık olurlar mesela.
Sokaklardaki boz ve solgun kıyafetli sessiz ve ezik insanlar gitmiş, yerine hareketli ve iddialı kalabalıklar gelmiş.
Çok sevdiğimiz bir varlığa, hiçbir karşılık beklemeden en değerli şeyimizi verirsek, işte dünya o zaman güzel olur, onun için ağlıyorduk güzel hanım.
İyi bir arkadaşlık için sırdaşlık en iyi başlangıçtır.
Mutlaka hemen bir başkasını bulmuş olmalıydı, yoksa dayanamazdı.
Bana yalan söylemeni isterdim çünkü insan ancak; kaybetmekten korktuğu bir şey için yalan söyler.
Ama tuhaf ve şaşırtıcı olanı dünyada aramalıymışızi kendi içimizde değil! Kendi içimizdekini aramak, kendi üzerimizde o kadar uzun boylu düşünmek mutsuz edermiş bizleri.
Bir mektup, diyeceğini yalnız yazıyla demez. Mektup, tıpkı kitap gibi koklayarak, dokunarak, elleyerek de okunur. Bu yüzden akıllı olanlar, ‘oku bakalım, mektup ne diyor?’derler. Aptallar ise ‘oku bakalım, ne yazıyor?’ derler. Hüner yalnız yazıyı değil, mektubun tümünü okumakta…
Mutlu olabilmek için her gün bir miktar edebiyatla ilgilenmem gerekiyor.