“Ben, bu susuzluğun özlemiyle bir yaşam boyu kavruldum. Beni o pınara götür ki, sularından kana kana içeyim.”
Firuze’nin kitaba bakmasını yasaklayanlar, onun rüyalarına yasak getiremediler. Rüyalarında, gerçek hayatında hiç olmadığı kadar özgürdü Firuze. Hiç kimsenin bu özgürlüğü elinden almaya gücü yetmezdi. O rüyalarda önlüğünü giyip beyaz kurdele takabiliyor, diğer çocuklar gibi okuyabiliyor, kimseden izin almadan zıp zıp zıplayarak çizgi oyunu oynayabiliyordu. Kız çocukları sadece rüyalarında gidebiliyorlardı okula. Bu güzel rüyaların kötü tarafı ise eninde sonunda bitecek olmalarıydı. Firuze’nin rüyaları da on dört yaşında sona erdi.
Kız evladını bu kadar hor görmek nedendi? Evladın oğlanı kızı olur muydu?