"1929-1935 yilari arasinda Mardin Yatili Ilkokulunda okuyordum. Vilayet kapisi önünde tenesir tahtasi büyüklügünde iki seki yapmislardi ve her gün o sekilerde kanlar içinde paramparça olmus iki Kürt gencini vitrinlerlerdi.Gaye Kürt halkinin gözünü korkutmakti.Bir gün ben oradayken, Kurdis köyünden dayim sayilan Bengo'nun ölüsünü gördüm. Çuval gibi bir katira yüzüstü yüklemislerdi. Bengo dayi uzun boylu yakisikli bir gençti. Yeni öldürüldügü için daha vücudu katilasmamisti. Katirin yanlarindan o canim kinali elleri ve ayaklari sallaniyordu.Vilayet kapisina getirdiler. Jandarmalar onu bir yük gibi, katirin üstünden yere firlattilar ve sonra da onu sirtüstü vitrine yatirdilar. Yasli gözlerle yaklastim. Dayimin gözleri açikti ve sanki bana bakiyordu. O an gözlerinden su manayi çikardim: 'Oglum Musa görüyorsun halimi! Sana ne diyeyim?Sen bilirsin!"'