Insanlik tarihi ile kiyaslandiginda "vatan", "bayrak", "milli birlik ve beraberlik" gibi kavramlarin yaklasik iki yüzyil gibi oldukça kisa bir tarihi oldugu görülür. Yasadigimiz cografyada ise çok daha kisa bir geçmise sahiptirler. Ugruna milyonlarca insanin öldügü, sürgün yasadigi bu kavramlar varliklarini diger insanlari "dislayarak" sürdürmektedirler: Düsmansiz yapamazlar, yoksa yaratirlar... Kafkaslar ve Balkanlar'daki ertelenmis "milli" sorunlari komsu olunur, Ortadogu gibi hiç durulmayan "etnik" ve "dini" karmasanin ortasinda yasanir, Avrupa'da boy gösteren milliyetçiligin gayri mesru beslemesi olan "irkçi" saldirilara maruz kalinirken ayni "milliyetçi" mantigin ürünü olan "21. yüzyil Türk asri olacaktir" türü kistirtici söylemlerin "baris"la bir ilgisi olmadigi ortadadir. "Içe kapanarak kendini disa dayatmak" mantigi, insanlarin birbirine artik "çok yakin" oldugu çagimizda insanlik kültürünü zenginlestirme çabasina girmektense, ucuz hamaset edebiyati yaparak yeni "siddet tohumlari" ekmek anlamina gelmektedir. ...Ünlü tarihçi E.J. Hobsbawm bu kitapta "millet ve milliyetçilik" serüvenini derinlemesine inceliyor. Son iki yüzyillik tarihin bulanik sularindan çarpici sonuçlar çikararak milliyetçiligi insanlarin zenginlesen kimlik arayislarinin çok gerisinde kalan ve "gelecegi olmayan" bir egilim oldugunu saptiyor. Türkçe basima yazdigi önsözde ise Rus, Sirp ve Türk milliyetçiliginin tehlikelerine dikkat çekiyor.