Iris Murdoch romanlarinda ahlâki, dini ve etik sorunlari islemesinin yani sira, fantastik dünyalar ve karizmatik tipler yaratmada çok usta bir yazar. Melekler Zamani’nda hem bu ustaligini sergiliyor hem de tanri ve inanç kavramlarini bir filozof cüretiyle sorguluyor...Gündelik hayati bir arada tutan sey, herkesin benimsedigi bir degerler düzeni ve tanri kavraminda yogunlasan metafizik bir anlam arayisidir. Insanlar üzerinde durduklari zeminin ayaklari altindan kaymamasi ugruna, o günün geçerli degerlerine ve tek bir tanriya olan inançlarina simsiki sarilirlar. Oysa bir çözülmenin yasanmasi çogu zaman kaçinilmazdir. Melekler Zamani böylesi bir çözülmenin romanidir... Bas kisisi Peder Carel varolan ahlâk düzenini ve tanriyi tartisan biridir. Siradan insanlari bastan çikaran güçlü bir karizmaya sahiptir; Mefisto gibi... Kizi, hizmetçisi ve yegeni üzerindeki etkisi bir büyüden farksizdir. Disardakilerin sizma çabalarina basariyla gögüs gerdikleri, her seyin sislerin arasina gizlendigi rahip konutunda birlikte yasarlar. Ta ki “çözülme ani”na kadar...“Tut ki gerçek korkunçtur, kapkara bir uçurumdan ibarettir ya da izbe bir dolabin tozlari arasinda birbirine sokulan kuslari andirir...” Peder Carel’in bu sözleri metafizik bir boslugun açildigi ve gerçegin ürkütücülügü karsisinda insanlarin acizligine isaret eden “an”i betimler. Oysa genellikle insanligin bütün çabasi böyle bir boslugun açilmamasi, inançlarin destekledigi kurulu düzenin bozulmamasi yönündedir. Melekler Zamani bu çabanin ne kadar ise yarayacagi ya da yaradigi konusunda bir soru ortaya atiyor. Böyle bir soruya cevap verecek cesareti olanlar için...