Madelet Grabbe Başusta’nın ilham verici yaşam hikâyesini bir solukta okurken, genç cumhuriyetimizin kuruluş heyecanına da tanıklık edeceksiniz.
Hatice Mevhibe’den doğma, Ahmet Vehbi’den olma Madelet, genç cumhuriyetin içine, dünyayı değiştirecek bir kız çocuğu olarak merhaba demişti. Tez canlıydı, yedi aylık doğmuştu. Ankara’nın meşhur Soysal Apartmanı’nda büyürken, penceresinden hep kuşların dansını izlerdi. Gün gelecek pamuk beyaz bulutlar onun hayatını baştan aşağı değiştirecekti; abilerinin “Sen kızsın! Anlamazsın bu işlerden,” demesine inat, daha 13 yaşında A, B ve C brövelerini alacak, planörü ve uçağı ile göklerde süzülecek, bir paraşütçü olarak Türkiye’yi gururla temsil edecekti.
İnatçı, cesur ve lakabı “savaşçı” olan bu genç kadın, sadece gökleri değil yerküreyi de kucakladı. Uzun bir süre yaşadığı Almanya’da evler yaparak, büyük başarılara imza attı.
Bremen Türk-Alman Kadınlar Derneği’nin kuruluşunda yer alarak pek çok muhtaç kişiye yardım ederken,
kalbinde hep adının arkasındaki güç vardı;
Madelet “adalet” demekti.