Bildiğin her şeyi unut. Çünkü bildiklerin “her şeyi” unutturmak içindi. Aslolanı hatırlama diyeydi. Çünkü
bildiğini sandıkların koca bir yanılsamadan ibaret. Sadece “bunu” bilmeni istedikleri için yaratıldılar.
Bilmeni istemedikleri “gerçek” içinse gözlerine koca bir perde örtüldü. Karanlık bir maskeyle
sarmalandın. Sana öğretilenler mutlak doğrular olmadı hiçbir zaman. Doğduğunda hayatı bundan
ibaret sandın, senden öncekiler de öyle sandı, ondan öncekiler de. Gördüğün, gördüğümüz normlar
bunlardı çünkü. Sen bunu gerçek diye algıladın, çünkü hepsi “olması gereken bu” diye dayatıldı. Aklına
sürgün edildin, akıllarımıza hapsedildik. Üstelik şimdiye ait değil bu tutsaklık, binlerce yıldır süregelen
bir kanıksanış. Koca bir aldanış. Alışkanlıklarımıza alıştırıldık, onlardan asla kopartılmamak üzere.
Korkularımızın, kaygılarımızın kontrol ettiği strese dayalı yapay nefesler yarattılar bizlere. Çıkar yol
bulamayan, debelendikçe batan, çırpındıkça yalnızlaşan çaresiz birer varlığa dönüştürüldük. Her şey,
özünün derinliklerinde, bilincine açılan o nehirde. Çünkü aslolan gerçek, bildiklerinde değil,
bilmediklerinde saklı...
Çok ses getiren Kıyamet serisinin yazarı
B. Buğra Gülsoy’dan sarsıcı bir roman!