Müslümanların Kur'an'ı kendisinden bilgi edinilecek bir kitap olarak görmeyi bıraktıkları tarih, hafızalardan silinecek kadar uzak bir geçmişe aittir. Bunun en hazin sonucu da Kur'an'ın en hayati kavramlarının Rabbimizin tanımladığına taban tabana zıt anlamlarda kullanılmaya başlanmaları olmuştur. Böylelikle asli görevlerinden sıyrılmış, hiçbir işe yaramayan, sadece çene yorup dimağ yakan kelimeler haline gelmiş olan bu kavramlardan biri de zikir kavramıdır.
Bugün zikir kelimesinin dinle özdeşleşmiş anlamını bilmeyen yoktur. Sıradan bir sözlükten kolayca öğrenilebilen bu anlam, İslam'ı Kur'an'dan öğrenmekte kararlı olanları üzmeye yetecektir: “Bir tarikata bağlı olanların Tanrı'nın adını art arda söylemesi.”1 Böyle bir tanımın Allah'ın kitabıyla hiçbir bağlantısı olmadığını anlamak ne kadar kolaysa bu şekilde bilinen bir kelimenin Allah'ın diniyle nasıl bu kadar özdeşleşmiş olduğunu anlamak da o derece zordur.
En önemli kavramları böylesine etkisiz kılınmış bir dinin, ona körü körüne inananları yüzyıllarca hiç geliştirmemesinde şaşılacak bir şey yoktur. Tuhaf karşılanamayacak bir başka şey de zikri robotik ve hipnotize faaliyetler olarak gören kişilerin dinden uzaklaşmaları hatta onu küçümsemeleridir.
Bugün parmaklarına bağladıkları sayaçlara tıklayarak muhtemelen anlamını dahi bilmedikleri bir kelimeyi tekrarlamayı zikir sanan müslümanların gösterebilecekleri en önemli gelişme parmaklarının nasır bağlaması olacaktır. Oysa Kur'an'ın anlattığı zikir sadece Kur'an-ı Kerim'in değil, Allah'ın indirdiği bütün kitapların en önemli özelliğidir. Rabbimiz, yarattığı ayetlerden de indirdiği ayetlerden de elde edilen bilgiyi zikir olarak adlandırmaktadır. Tüm bunlarla ilgili detaylı bilgi edinmek için Allah'ın kitabını O'nun belirlediği metotla okumamız gerekir. Böyle bir okumayla Kur'an'dan elde edilecek muazzam ayrıntıdaki bilgiye şaşmamamızın tek sebebi, onun Allah'ın kitabı olmasıdır.
Kur'an'ın Öğrettiği Kavramlar serimizin beşincisi “zikir” kavramını ele aldığımız iki kitaptan oluşuyor. Bunlardan elinizde tuttuğunuz ilkinde kavramın tanımını, Kur'an'daki kullanımlarını ve Allah'ın kitaplarının zikir olmasının pratik değerini görmeye çalıştık. İkincisinde ise zikir kavramının ilahi kitapların birbirlerini tasdik etmeleri bakımından işlevini ortaya koymaya gayret gösterdik. Kısacası “Zikir” kavramını “Zikir”in kendisinden öğrenmek için çaba sarf ettik. Zira ondan sorguya çekileceğiz:
Kur'an, hem senin için, hem de halkın için zikirdir. Yakında bu konuda sorguya çekileceksiniz. (Zuhruf 43/44)
Erdem Uygan