Kur’ân-i Kerim’in âyetlerini düsünen kimse görür ki, tartisma ile ilgili âyetler bazen muhataba yol gösterir (irsad eder), göklerin ve yerin hükümranligini düsünmede ve Allah’in meydana getirdigi essiz eserler üzerinde kafa yormada kendisine yardimci olur. “Onlar, üstlerindeki gögü nasil yapmisiz, (yildizlarla) süslemisiz bir bakmazlar mi? Onda hiçbir çatlak ta yoktur. Yeryüzünü yaydik, oraya sabit (yerlesmis) daglar koyduk ve her güzel türden (bitkiyi) orada yetistirdik.” (Kaf, 6-7)Bazen de, inatçilari susturmaya ve ilzam etmeye yönelir. Bunu mesela müsriklerin, “Peygamberler ancak melek olurlar” seklindeki iddialarini reddederken görürsünüz. “(Muhammed’e) Bir melek indirilmeli degil miydi?” dediler. Bir melek indirmis olsaydik, is bitmis olurdu (helak edilirlerdi) ve onlara göz bile açtirilmazdi. Biz onu melek kilsaydik, insan sekline sokardik. (Eger onu insan sekline koysaydik. “Bu sizin gibi bir insandir” diyerek birbirlerini) düsürdükleri süpheye (yine) onlari düsürmüs olurduk.” (En’am, 8) Yine “De ki yeryüzünde sakin sakin dolasanlar melek olsalardi, biz de onlara gökten peygamber olarak bir melek gönderirdik.” (Isra, 95)Genel hatlariyla Kur’ânî tartisma, hasimlara, ilmî seviyelerine ve inanç durumlarina uygun düsen bir muameleden ibarettir. Müsriklerle yapilan tartismalarin çogu, hidâyet ve irsad amaci güder; bazen de iddialarindaki hatalari gösterir. Diger yandan kitab ehli ile yapilan tartismalar onlari çepeçevre kusatmak ve hatalarini ortaya çikarmak için yapilmislardir. Zira onlar bilgi sahibi kisilerdir. Münafiklarla yapilan tartismalarda ise, tehditlerle birlikte, sertlik ve siddet damgasi görülür.Böylece anliyoruz ki, Kur’ân üslûbu en üstün ve en faydali üslûptur. Çünkü Kur’ân her zaman duruma uygun bir üslûp kullanir. Iste basarili ve güçlü tartisma buna denir.