“Insan olmanin nihai özelligi inanmak, inandigina göre hareket etmektir. Bütün varliklar, düzenlenmis programa göre hareket ederler. Bunlarin içinde canli dediklerimiz, yine programa göre hareket ederler ve fakat kati kurallar ve iliskiler biraz esnemistir. Bu varliklar için inanç, zorunluluktur ve programi takiptir. Canlilarin içinden insan ise daha esnek ve çok yönlü hareket edebilen varliktir. Insan için inanç, programi bilinçli ve hürriyet içinde takiptir. Kabul etmis oldugu hedefi sasirmamak üzere bir yol izlemeye azimdir. Bu demektir ki insan disindaki varliklar hata yapmazlar, alternatif kullanmazlar, fakat insan hata yapabilir, hedefi sasirabilir. Öyleyse rehbere ihtiyaci vardir. Rehber ya kendisine verilmis maddî-manevî cihazlarin marifetidir ki bu cihazlarin marifetiyle tuttugu yolun örtüsüp örtüsmedigini anlayabilecektir. Bu iç rehbere güvenip yola çikmak önemlidir. Yahut, çesitli sebeplerle bu iç rehber yetmediginde bir dis rehbere ihtiyaç duyulur. Bu rehber, bizden önce hedefin farkina varmis, hedeften haber aldigini söyleyen kimselerdir. Ancak iç rehberle dis rehberin birlesmesi, dis rehberin içsellestirilmesi, güvenin saglanmasi gerekir.”Prof. Dr. Yümni Sezen'in çalismasi, bu noktadan hareket etmeyi amaçlamistir. Eser, yazarinin ifadesiyle; algilama, akil, kalp gözü gibi iç rehberle, bu rehbere rehberlik eden Kur’ân-i Kerîm’in uyumunu anlamaya ve anladigini anlatmaya çalismaktadir.