İslam düşüncesinde Allah’ın mutlak irade, kudret ve otoritesi ile insanın özgürlüğü arasındaki dengenin ne şekilde sağlanacağı hususu öteden beri tartışılagelen önemli konulardan birisi olmuştur. Çünkü Allah’ın sonsuz kudreti karşısında insan özgürlüğünü temellendirmek, dinî ve ahlaki sorumluluk açısından kaçınılmaz bir zorunluluktur. Klasik kelâma bakıldığında konunun birçok yönden ele alınıp incelendiği görülür. Bu yönlerden biri de kudret-fiil ilişkisidir. Kudret-fiil ilişkisinin önemi, İslam düşüncesinde en çok tartışılan insanın özgürlüğü ve sorumluluğunu ele alan ‘kader’ konusuyla doğrudan bağlantılı olmasıdır. Yapıp ettiklerimiz, eğer ilahi takdirin zorunlu sevki ile meydana geliyorsa, seçme ve yapma kudretimiz ne anlama gelmektedir? Şayet bunlar, tamamıyla özgür irademiz ve kendi kudretimizle meydana geliyorsa o zaman Allah’ın her şeyi kuşatan mutlak irade ve kudreti nasıl açıklanacaktır?