Yahudi soykirimi nasil oldu? Neden oldu? Neden Yahudiler? Neden Almanlar? Diger devletlerin rolü neydi? Müttefikler bundan ne ölçüde sorumluydu? Yahudi liderler kendi insanlarinin sonunu hazirlayanlarla isbirligi yapmaya nasil yanasmislardi? Yahudiler neden kendi ayaklariyla ölüme gitmislerdi? Ülkemizde özellikle totalitarizm üzerine çalismalariyla taninan ünlü Alman filozof ve siyaset bilimci Hannah Arendt bu sorular dogrultusunda, Nazi Almanyasi döneminde milyonlarca Yahudinin toplama kamplarina, ölüme gönderilmesinden sorumlu SS yetkilisi Karl Adolf Eichmann’in Kudüs’teki yargi sürecini ele aliyor.
Yahudi soykiriminin mimari olarak sunulan Adolf Eichmann’in sadist bir canavardan ziyade, normal, hatta korkutucu derecede normal bir insan olduguna dikkat çeken Arendt, özellikle düsünme ve muhakeme yetisinin kaybolmasiyla birlikte kötülügün nasil siradanlastigini vurguluyor. Eichmann durusmasindan yola çikarak, insanlik tarihinin dönüm noktalarindan birini ve bu dönemde yasanan toptan ahlaki çöküsü gözler önüne seriyor.