Herkesin bildiği, birbirinden sakladığı hikâyeler…
İçime, tam da göğsümün ortasına bir efkâr geldi çöktü. Çünkü insan delirmeye yalnız kaldığı anlarda başlıyor. Eline tütün sarısı çöktüğünde maziye tutunmak istiyor. Yalnızlıktan ciğeri solduğunda hatırlıyor ilk aşkını, seviştiği ilk kadını. Annesine babasına yakışmayan bir adam olduğunu hatırlatıyor kendine. Bir de türkü tutturuyor, yarı fısıldar yarı bağırır söylüyor.
Balkondan değil, camdan, damdan değil, tüm metaforları ve çağrıştırdıklarıyla “kendinden” atlamak isteyen karakterleri konu alıyor Korku Yokuş Aşağıydı…
Bu karakterlere zaman, olay, mekân yardım ve yataklık ediyor.
Anıl Mert Özsoy, herkesin bildiğini birbirinden sakladığı hikâyeleri hatırlatıyor okura…
Sokağın dibini görmüş, görüp de susamamış insanların arka sokaklardaki hararetli kavgasını…
Korku Yokuş Aşağıydı, biçimi, dili ve rengiyle yetenekli bir yazarı müjdeliyor.