Kızıl Orkestra, 1930'lu yıllarda yaklaşan faşizm tehlikesine karşı başta Almanya, Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde her meslek ve sınıftan insanı örgütleyerek adeta İkinci Dünya Savaşı'nı beklemeye başlayan devrimci bir örgüttür. Savaşın başlamasıyla birlikte, hazırladıkları verici istasyonlarını harekete geçirip, müthiş bir haber alma ve ulaştırma şebekesi kurdular. Almanların dinleme istasyonlarını atlatarak, çözülmez şifrelerle Gestapo'yu şaşkına uğrattırlar.
Alman gizli servislerinin jargonunda bir şebekenin patronuna orkestra şefi denir. Çalgıcıların müziğini düzenler, yönetir. Aralarında önemlilik açısından birincilik piyanistindir. Bu da anlaşılacağı gibi ''Müzik Kutusu'' denen vericisini piyano çalarcasına kullanan telsizcidir. Bu nedenle devrimci militanların oluşturduğu bu örgüte Naziler Kızıl Orkestra adını takmışlardı.
Savaş boyunca iyi iş yapan ithalat - ihracat şirketi görünümü altında, Nazi yönetiminin en üst organlarına ve Hitler'in karargâhına kadar sızmış, elde ettiği bilgilerle, Alman karşı casusluk şefi Amiral Canaris'in deyişiyle, ''İki yüz bin Alman askerinin canına mal olmuştur. ''
Bu kitap casusluk tarihinin en başarılı örgütlerinden birinin, belki de birincisinin belgelere dayalı gerçek öyküsüdür. Kadın, erkek birçok militanı kurşuna dizilen bu örgütün başında efsanevi bir militan, ''Büyük Şef'' diye çağrılan Leopold Trepper vardı. ‘Orkestra’sını akıl almaz bir irade gücü, zeka, kurnazlık ve ustalıkla yönetmiş, inanılmaz eylemleriyle bugün bile tartışılan bir ad olmuştur. Öyle ki, yazar G. Perrault, savaştan yirmi yıl sonra geriye kalan militan ve hasımları üç yıllık bir iz sürme ile çeşitli ülkelerde bulup konuşmuş ve kitabın ilk baskısı 1967'de yayımlanmıştır.
Kitap büyük yankı uyandırmış, tartışmalar, yeni belgeler ve tanıklıklarla 1989'da genişletilmiş yeni basımı yapılmıştır.