Yeteneğim, yönelimim belli olmuştu: Polis olacaktım; insanların özgürlüklerini ortadan kaldıran buyrukları toplayıp sıraya koyacaktım. Karanlığa gizlenip bu kuklaların ipini çekecektim. Görünmez, bilinmez olacak, ama türdeşlerimin yazgılarını elimde tutacaktım…
Çünkü artık biliyordum: Herkes suçludur; herkes utanç verici bir sır saklamaktadır.
1970’lerde İspanya’da genç polis dedektifi Santiago Laredo, ülkenin kuzeyindeki küçük bir kente atanır. Atandığı yerin emniyet müdürü Don Avelino Pared, İç Savaş döneminde Franco adına cumhuriyetçi devrimcilere kök söktürmüş, kendisine özgü görüşleri ve taviz vermez karakteriyle meşhur, eski toprak bir polis âmiridir. Polisin büyük fişleme arşivi sayesinde
hayatı dosyalarından takip eden Don Avelino, kendi geçmişinde de karanlık detaylar bulunan Santiago Laredo’yu daha göreve başlamadan etkisi altına alır. Genç dedektif, bir örümceğin ağına yakalanan böcek misali, Don Avelino’nun kurduğu muazzam planın bir parçası haline gelecektir. Birlikte çalıştıkları bir cinayet soruşturmasında, İç Savaş’ın günahları ortaya dökülürken Don Avelino’nun gizemi de aydınlanmaya başlayacak, ama ne geçmişin ne de Don Avelino’nun hazmedilmesi kolay olacaktır.
Dostoyevski’yi ve yer yer Kafka’yı andıran Castillo’nun Karar Gecesi’nde, insani duygulardan arınmış, kendisini gerçek adalete değil de daha çok gözetlemeye adayan kişilerle yürütülen bir polis-devleti olarak resmedilir İspanya.