Bu eser Avrupa’da yazılmış en mükemmel, mümkün olduğu kadar bî-tarafâne ve hayırhâhâne bir tarihtir. Mamafih müellif vakâyı’a {olaylara} bir Avrupalı bir âlim gözüyle bakmıştır. Bundan dolayı, hissiyâtımızı ve kanaatlerimizi rencide edecek noktaları vardır. Fakat bu cihetlerden sarf-ı nazar edilirse, sırf tarihe ait olan kısımlardan edeceğimiz istifade pek büyüktür.Ben sırf bu istifadeyi göz önünde tuttum. Esere icâb eden fıkralarda bazı notlar ilave ederek muharririn bizim an’anât ve mu’tekadâtımızdan inhirâf eden beyânâtını red ve cerh etmeyi pek çok arzu eylerdim. Fakat kendimde bu iktidarı göremediğim için bu vazifeyi erbâbı- ilme bırakıyorum. İtalyanca yazıldığı için ulemâ-yı İslâm’a meçhul kalan bu mühim eser-i ilmîyi lisanımıza hiçbir noktasını değiştirmeden, hatta bazı pek az hürmetkârâne tabirleri bile muhafaza ederek harfi harfine tercüme etmekle ulemâ-yı dinimize de ayrıca bir hizmet ifa ettiğime kânîyim. Çünkü aleyhimizdeki mütalaaları red ve cerh edebilmek fırsatını bu sayede bulacaklardır. Eserin aslında bizim hürmet ettiğimiz isimlerden sonra isti’mâli mutat olan elfâz-ı ihtirâmiyye bittabi yoktur. Ben de kendiliğimden ilave etmedim. Çünkü bu bir tercümedir. İçine kendiliğimden ilaveler yapmaya kalkacak olursam eserin sîmâ-yı hususîsi kaybolur, mahiyeti tahrif edilir. Kâri’lerimden, benim burada bir nevi elçi vaziyetinde olduğumu göz önünde tutmalarını ve “Elçiye zevâl yoktur” sözüyle mine’l-kadîm izhâr edilen müsaadekârlık hissinden ayrılmamalarını rica ederim.