Soğuk...
Karanlık havayla iyice keskinleşen bir soğuk...
Uzaktan bir ses geliyor. Bir kadın sesi, öyle içten, öyle samimi, öyle sarsıcı ki!
Sesin geldiği yöne ilerliyorum. İskele’nin sonuna oturmuş üç beş kadın, bilmediğim bir dilde şarkılar söylüyorlar. Yanlarında iki erkek var. Biri gitar çalıyor diğeri mızıka. Belki ana avrat küfrediyorlar. Belki ağıt yakıyorlar. Bana güzel gelen ses, belki bir başkasına gürültü gibi geliyor. Başkası öfkeleniyor. Bir başkası hüngür hüngür ağlıyor.
Hepsinden kötüsü biz burada yaşarken, başka bir yerde sadece öfke duyan, birbirimizden habersiz, aynı dünyada yaşayanlar. Tam şu an, şu dakika belki birisi çocuğunu doğuruyor. Bir başkası tek evladını savaşta yitirdiği haberini alıyor. Bir başkası sevişiyor. Sevdiği kadının içinde mutlu, sevdiği kadının onu aldattığını bilmeden... Sevdiğinin ondan zerre kadar zevk almadığı, nefret ettiğini, tiksindiği sevişmelerinde her seferinde çukura batarken, bir başkası zevkten bedenini terk ediyor.
Bir yerlerde bir şeyler oluyor. Biz insanlar, anlayamıyoruz...