İslâm entelektüel geleneğinin mahiyetine nüfuz edebilmemizin bir yolu da bizatihi bilgiyi ve (b)ilimleri konu edinen eserlerden geçmektedir. Bu literatür yüzyıllar boyunca Bağdat’tan Kahire’ye, Dımaşk’tan Fas’a, Semerkan’tan Şiraz’a, İstanbul’dan Endülüs’e uzanan devasa bir coğrafyada ortaya çıkıp gelişmiştir. Böyle büyük bir mirasın ve beraberinde getirdiği zorlukların farkında olarak ve Türkçede İslâm düşüncesinde ilimleri konu edinen eserler üzerine yapılmış bir telif ya da derlemenin bulunmayışını dikkate alarak bu çalışma hazırlanmıştır.
Kitaptaki on altı makaleden ilk ikisi giriş makaleleri, diğerleri ise bir müellif ve bu alandaki eseri ya da eserleri bağlamında ilimlere bakışını konu edinen yazılardır. Bir müellif ekseninde yazılan makaleler Fahreddin Râzî’den (ö. 606/1210) başlayıp on dokuzuncu yüzyıla kadar uzanan bir süreci ve İslâm coğrafyasının neredeyse bütününü içerecek şekilde tasarlanmıştır. İslâm düşüncesinin klasik döneminde ilimlerin tasnifiyle ilgili sahip olduğumuz görece ayrıntılı birikime rağmen, on üçüncü yüzyıl sonrasında bu literatürün nasıl bir gelişim seyri takip ettiği sorusu, bu eser yoluyla bir nebze olsun cevaplanmaya çalışılmıştır.