Hz. Mevlanâ buyuruyor ki:
“Aşkest târik-i râh-ı Peygamber-i mâ
Mâ zâde-i aşkam-ü aşk mâderi mâ”
Mânası: “Benim Peygamberim’in yoludur aşk, aşk benim anamdır, ben aşkın çocuğuyum.”
“Ârif kimdir?” diye sormuşlar dervişe... Derviş de demiş ki; “Derdini sâde anlatan adam dertlidir, güzel anlatan edebiyatçı, hâliyle anlatan âşık, tebessümüyle örten âriftir!..”
Aşk konusunu ele alan mutasavvıar akılla aşkı karşılaştırır ve aşkın akıldan üstün olduğunu ispatlamaya çalışırlar.
Her insanın kalbinde ve gönlünde aşk yer edinemez. Çünkü aşk insandaki bazı sivrilikleri yok eder, onu düzgün bir hâle koyar. Kabalıkları yontar, ruha zerafet verir, kalbin bulanıklığını temizler, kişiliğe asâlet katar. Şefkatli ve merhametlidir, şerei ve yücedir. Nefsi arındırır ve ahlakı güzelleştirir.
Bir dilrübâya (sevgiliye) düştü gönül mübtelâsı çok, Aşkın safâsı yok değil ammâ cefâsı çok.
Şeyhülislâm Yahyâ