“Deniz merak edendi.
Merak edince adı değişti, körfez oldu.”
Simlâ Sunay, ilk öykülerini bir araya getiren İçbahçe’de, mekânın içindeki insandan insanın içindeki biricik mekânlara uzanıyor: Bir lojmanın grisine, bir otobüs durağına ya da bitmeyen bir yasa sıkışıp kalmış kadın kahramanlar, aynı özlemlerle ayrı yerlerde birbirlerini yankılarken sıva çatlıyor, beton kırılıyor, susam boy veriyor... Sema Kaygusuz’un deyişiyle, “düşünmeye baştan başlamanın cesaretini” kuşanmış, edebiyatın has işçiliğinden el almış bir kalemden, hem kendi bahçesini derleyen hem de ustalara selam duran bir ilk kitap.
Ev’lenince bilgeleşiyor insan. Ev’den çıkınca. Bütün’ü görüyorsun.Ve parçaları. Ayrım noktalarını. Sonrası daha kolay, sonrası kolay, diye yineledi içinden. Ruhunu çıkarıp çıkarıp serin sulara atmak içindi bu. Soğukta daha az hissedilir acılar. Çocukken yaralı dizlerini karlara gömmez miydi? Soğuk sızıları erteler...