O,dünyadan saf ve temiz olanı almış, bulanık ve şüpheli olanı ise terk etmişti. Hz. Ömer insanlığa takdir ettiği gelir ve güveni sağlamakla yetinmedi, onun döneminde yaşayanlar ondan sonra kendilerine acıyan ve onlara şefkatle yaklaşan bir idareci görmedi. Onlara sadece güven sağlamakla yetinmedi, aynı zamanda gücü nispette sükûnet içerisinde rahat bir hayat yaşamalarını sağlamak için de büyük çaba ve gayret sarf etti.
Hz. Ömer zahirî Müslümanlıktan öte, Müslümanlığın özünü uygulamayı savunmuş ve şunları söylemişti: “İnsanın ağzının laf yapmasına aldırmayın. Kim emaneti koruyor ve insanların namusuna saygı gösteriyorsa ona değer verin, işte insan odur. (Dilediğinde namaz kılan dilediğinde oruç tutan) kişinin namazına ve orucuna değil, onun aklına ve sadakatine bakın. Ben imanını ortaya koyan mü’minden ve küfrünü ortaya koyan kâfirden korkmam. Lakin imana bürünmüş münafıktan ve onun başkası adına çalışmasından korkarım.”